Anadolu'daki birçok yerleşim yerinde görüldüğü gibi, Niğde de coğrafi konumu nedeniyle, çeşitli kültürleri bünyesinde bulundurmuştur. Yapılan kazılarda elde edilen bulgular Niğde'nin tarihinin M.Ö. 7000 yıllarına dayandığını göstermektedir.
Niğde ili, bilinen bu tarihten günümüze kadar Anadolu'da yaşamış bütün uygarlıkların eserlerine sahiptir. Niğde Müzesi gezildiğinde, Anadolu'nun 9 bin yıllık tarihinin tüm izleri kronolojik bir sırayla gözlenebilir.
Niğde'de bulunan en eski tarihli buluntu, M.Ö. 7000 yılına tarihlenen Köşk Höyük'tür. Buradan çıkarılan önemli buluntular Niğde Müzesi'nde sergilenmektedir.
M.Ö. 3000 2000 yıllarına tarihlenen, Çamardı İlçesi Celaller Köyü yakınlarındaki GöltepeKestel Ören Yeri'nde, 1990 yılından itibaren yapılan kazılarda elde edilen bulgular Anadolu ve Dünya tarihi açısından çok önemlidir. Eski Tunç Devri'nde Anadolu'nun kalay ihtiyacının Mezepotamya'dan karşılandığı düşünülürken, buradan çıkan bulgular bu kanıyı tersine çevirmiştir.
Geç Hitit dönemine ait en önemli bulgu ise Niğde'ye bağlı Aktaş Köyü yakınında bulunan Andabalis (Andaval) Kilisesi'nde ele geçen, Hitit Hiyeroglifi ile yazılmış kitabedir. Kitabede Niğde'nin eski isminin " Nahita " olduğu tesbit edilmiştir. Bu dönemde Niğde'deki en önemli Hitit şehri ise Göllüdağ'daki Geç Hitit Dönemi şehridir. Diğer önemli Hitit Eserleri ise; Bor Gökbez Kaya Kabartması, Porsuk Kitabesi, Keşlik ve Niğde Stelleridir.
Roma Dönemi'nin en önemli ve görkemli buluntuları ise, bugünkü adı Kemerhisar olan antik Tyana kentinde ortaya çıkmıştır. Bugün toprak üstünde o döneme ait su kemerleri ve Bahçeli Roma Havuzu ile görülebilen antik tyana kenti, 2. 4. yüzyılarda bölgenin en zengin ve en güzel kenti durumundaydı. Roma Dönemi'nin diğer kültürel merkezi ise Karatlı Kasabası Kaya Mezarlarıdır.
Bizans Dönemi'nin en görkemli ve en güzel eseri ise Gümüşler Kasabası'ndaki Gümüşler Ören Yeri ve Manastırıdır. 8. ve 12. yüzyıllara tarihlenen ören yeri 1,5 km uzunlukta bir yerleşim merkezidir. Kapadokya yöresinin en sağlam fresklerine sahip olan manastırda en önemli eser Meryem ve İsa'nın gülümseyen üç boyutlu bakışı olan fresktir. Ayrıca Niğde'de aynı dönemleri ait, korunma ve barınma amacıyla yapılmış 20'ye yakın yeraltı şehri bulunmaktadır.
Niğde'de Türk İslam eserlerinin en güzelleri Anadolu Selçuklularından kalan eserlerdir. Yaz aylarında oluşan Taçlı Kadın Başı görüntüsü ile, dünyada mimari benzeri olmayan Alaeddin Camii, Hüdavend Hatun Türbesi dönemin önemli eserleridir. Ayrıca Akmedrese, Sungur Bey Camii, Mehmet Paşa Kervansarayı, Gündoğdu Türbesi ve Saat Kulesi diğer önemli eserlerdendir.
Şehrin merkezindeki Alaeddin Tepesi üzerinde bulunan Niğde Kalesi'nin yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir; ancak ilk temellerinin Hitit Döneminde atıldığı, Roma, Bizans, Selçuklu,ve Osmanlı dönemlerinde onarımlar gördüğü bilinmektidir.
Niğde'de, Anadolu'da binlerce yıldır hüküm sürmüş uygarlıkların eserlerini, birbirinden olumlu yönde etkilenmiş, kültürel kaynaşmanın en güzel örneği olarak görebilmek mümkündür.
Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarında, Müslüman ve Hristiyan halkların aynı yerleşim merkezlerinde birarada oturduklarını ve cami ve türbelerin yanında Ermeni ve Rum kiliselerinin yanyana yapıldıklarını görüyoruz.
Daha sonraki yıllarda, Niğde'de bulunan birçok kilise, Müslüman halk tarafından korunmuş, onarılmış ve cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Fertek ve Yeşilburç kilise camileri bunların en güzel örnekleridir.
Kültürel yönden incelediğimiz Niğde, Yöre ve ülke kültürünü değişik yönlerden etkileyen birçok alim, din adamı, ermiş ve evliya da yetiştirmiştir. Sarı Saltuk, Kemal Ümmi, Ahmet Kuddusi, Galip Bey, Aşık Tahiri ve Aşık Kemali bu kişilerin en önemlilerindendir.
Niğde'yi, Kapadokya Yöresinin tüm özelliklerini taşıyan bu durumundan ve değişik kültürleri bağrında bulundurduğundan, bir " Kültürler Mozayiği " olarak değerlendirmek hiç yanlış olmaz.
|